Sezgisel Beslenme Nedir?

Size ne isterseniz yiyebileceğinizi ve hala sağlıklı olabileceğinizi söylesem? “İyi” veya “kötü” yiyeceklerin bulunmadığını, sıcak bir yaz gününde dondurma keyfi veya ailecek kutladığınız doğum günü partisinde bir dilim pasta yemekten asla suçlu hissetmek zorunda olmadığınızı?

Sezgisel beslenme, en iyi diyetin hiç diyet yapmamak olduğunu savunan, diyet karşıtı bir yaklaşım. Diyet yapmamak demek; odağın tartıda gördüğümüz ağırlık değişiminde olmaması, bunun yerine sağlığı geliştirici davranışlar, daha iyi beden imajı ve besinler ile daha sağlıklı bir ilişkiyi teşvik etmek yani sağlığı bir bütün olarak ele almak anlamına geliyor. Suçluluk hissi ve devamlı olarak yemeklerle ilgili stres hissetmek, o besini yemekten çok daha zararlı etkilere sebep olabiliyor. Besinleri “iyi” ve “kötü” diye etiketlemeden yiyeceklerle barışmak ve vücudumuzun verdiği açlık tokluk sinyallerine saygı duyarak, suçluluk hissi olmadan, keyif alarak yemek yemek sezgisel beslenmenin temelini oluşturuyor.

25 yıl önce iki beslenme uzmanı, Elyse Resch ile Evelyn Tribole, beslenme ve sağlığa radikal bir yaklaşım olan sezgisel beslenmeyi ortaya koydu ve günümüzde bir çok çalışma ile etkinliği kanıtlandıkça, çok daha fazla kişi tarafından bilinmeye ve uygulanmaya başlandı. Hepimiz aslında doğduğumuzda sezgilerimizle besleniyoruz. Yemeğe ihtiyaç duyduklarında ağlayan bebekleri düşünün; doydukları zaman dururlar, sonra tekrar yemek yemeleri gerektiğinde ağlayarak bunu belli ederler. Her gün neyi, ne zaman ve ne kadar yiyeceklerini gösteren bir programları yoktur. Bir gün biraz daha az ve ertesi gün daha çok yiyebilirler, ama genel olarak baktığımızda bir denge vardır. Çocuklar da aynısını yapar. Değişken olan besin tercihlerini de fark edebilirsiniz; bir gün bol sebze ve meyve yerken, ertesi gün tereyağlı makarna veya patates kızartması yiyebilirler. Ancak genel olarak seçimlerine baktığımızda beslenmeleri hem çeşitlidir hem de sağlıklı büyümeyi desteklemeye yetecek miktarlardadır. Sezgisel beslenme, sizi vücudunuzun ve açlık sinyallerinizin uzmanı yapan bir beslenme felsefesidir. Geleneksel bir diyetin tam tersi olduğunu söyleyebiliriz. Hangi besinlerden kaçınmanız gerektiği veya neyi, ne zaman yemeniz gerektiği konusunda kurallar içermez. Bunun yerine, bu seçimleri yapacak en iyi ve tek kişinin siz olduğunuzu öğretir. Besin seçimlerini kontrol etmek için; sizi mutsuz ve başarısız hissettiren katı diyet kuralları yerine; istediğiniz zaman, istediğiniz besinleri yemek için doğuştan sahip olduğunuz açlık ve tokluk sinyallerinizle olan bağınızı tekrar kazanmanızı ve bu sinyalleri dinlemenizi hedefler.

Sezgisel beslenme; yeme bozuklukları, depresyon ve anksiyete gibi durumların tedavi edilmesine yardımcı olur. Ayrıca ağırlık kaybına, duygusal yemenin azalmasına ve daha iyi hissetmeye yardımcı olduğu da yapılan çalışmalarla kanıtlanmaktadır.

Sezgisel beslenmek;

• Yiyeceklerle ilgili suçluluk ve endişe duymamak,

• Renk, koku, doku ve tatları kullanarak, büyün duyularınızı kullanarak yemek yemek, Yiyeceklerin duygularınızı nasıl etkilediğini fark etmek,

• Doyduğunuzda yemek yemeği bırakmak, tabağı bitirmeye çalışmamak,

• Daha yavaş, acele etmeden ve iyice çiğneyerek yemek,

• Televizyona, telefona bakmadan sadece yemeğe odaklanmak,

• Gerçekten aç olup olmadığınızı kendinize sorup fiziksel açlık ile duygusal açlık arasındaki farkı anlamak,

• Besinleri etiketlememek,

• Kendi değerinizi ve sağlığınızı sadece tartıda gördüğünüz sayıya göre belirlememek demek.

Eğer siz de devamlı bir kilo alıp verme döngüsü içindeyseniz ve artık yeni bir diyete başlama düşüncesi size çok korkutucu geliyorsa; besinler ve beden imajına karşı sağlıklı bir tutum geliştirmek, aç olduğunuzda yemek yiyip tok olduğunuzda durmak, fiziksel ve duygusal açlığınızı ayırt etmek, koşulsuz bir şekilde yeme özgürlüğüne kavuşmak ve kendi vücudunuza nasıl güveneceğinizi öğrenmek istiyorsanız, sezgisel beslenme sizin için uygun yaşam tarzı olabilir.